Not: 6/10
2008 Türkiye, 113 dk.
Yönetmen: Çağan Irmak
Oyuncular: Cemal Hünal, Melis Birkan, Yıldız Kültür, Şerif Bozkurt
BU FİLMİ SEVDİYSEN BUNU DA GÖR!
Acımasız Dünya / Un Monde Sans Pitié (1989)
Yönetmen: Eric Rochant
AŞKI bir ‘yıpranma makinesi’ haline getirmek, insanoğlunun hayatındaki vazgeçilmezlerden biri herhalde. Bir yandan hiçbir duygunun yanına yaklaşamadığı coşkunluğu onunla yaşarken, öte yandan da hayatın tümüne hükmeden bir ‘acı’ vesilesi olarak kabul ediyor insan aşkı. Ve kaçamadığı bu duyguya hapsolmaktan kurtaramıyor kendini. Okumaya devam et →
Not: 10/10
1984 Batı Almanya-Fransa-İngiltere, 145 dk.
Yönetmen: Wim Wenders
Oyuncular: Harry Dean Stanton, Nastassja Kinski, Dean Stockwell, Aurore Clément, Hunter Carson
BU FİLMİ SEVDİYSEN BUNU DA GÖR!
Gerry (2002)
Yönetmen: Gus Van Sant
BİR zamanlar ‘Yeni Alman Sineması’ diye anılan akımın içinde önemli bir konuma sahip olan Wim Wenders’in kaybolmak, bulmak (bulunmak), unutmak (hatırlamak) ve paylaşmak üzerine benzerine az rastlanır bir yoğunlukla kimliklenen filmi Paris, Texas, yitip gitmenin kimi zaman kaçınılmaz olduğu bir ruh halinin yansıması. Sam Shepard’ın senaryosunun izini mükemmel bir anlatım geleneğiyle takip eden Wenders, uçup giden geçmişin yeniden ve tokat gibi yolumuza çıktığı anların şiirini yazıyor filmiyle. Okumaya devam et →
Not: 8/10
2004 Güney Kore-Japonya, 88 dk.
Yönetmen: Kim Ki-Duk
Oyuncular: Lee Seung-Yeon, Lee Hyun-Kyoon, Kwon Hyuk-Ho, Choi Jeong-Ho
BU FİLMİ SEVDİYSEN BUNU DA GÖR!
Sevmek Zamanı / Time to Love (1965)
Yönetmen: Metin Erksan
SİZLER bu yazıyı okumaya başlamadan bir ön bilgi vermek istiyorum: Burada okuyacağınız yazı, daha önce mynet internet sitesinde çıkan Boş Ev eleştirisiyle, Radikal gazetesinde yayımlanan Kim Ki-Duk profilinin harmanlanmasıyla kaleme alındı. Her iki metnin temel argümanlarını aldığım bu yazıda, zaman içinde edindiğim kimi ek bilgiler ve görüşler de kendine yer buldu doğal olarak…
Bir ülke tarihinin o ülkenin sanatsal gelişimini şekillendirmesinin, sanatçıların yaratıcılığına yaptığı katkının en temel göstergelerinden biridir Güney Kore sineması. Binlerce yıllık Kore tarihinin tüm çalkantısı bir yana, 20. yüzyılda önce Japon baskısı altında ezilip silikleşen, ardından da 2. Dünya Savaşı sonrasında 38. paralelin iki yakasına hâkim olan Amerikan ve Sovyet hükümetlerinin yarattığı ‘bölünmüş Kore’ imajıyla ‘düşman kardeşler’ moduna konuşlanan bu ülkenin insanları, Soğuk Savaş döneminde Amerikan ve Sovyet bayraktarlığıyla öne çıkarlar. Binlerce yıl geriye uzanan ortak bir kültürün nimetleriyle büyümelerine karşın, kapitalizm ve komünizmin dinamikleriyle hareket etmektedirler artık. 1990’larda Kuzey Kore’nin efsane lideri Kim Il-Sung’un ölümüyle birlikte göstermelik bir ‘yakınlaşma’ trendine giren hükümetlerden güneyde olanı, giderek ‘küçük Amerika’ imajını güçlendirir ve bugünlere kadar gelen bir ‘ilerleme’ arayışı içine girer. Kuzey tarafı ise ABD’nin başına büyük dertler açmanın eşiğine gelir… Okumaya devam et →