• ANA SAYFA
  • MURAT ÖZER

MURAT ÖZER

~ THE CRITIC

MURAT ÖZER

Category Archives: SİNEMA SE7EN MECMUA

KIYAMET

Öne Çıkan

Posted by MURAT ÖZER in HİKAYE, SİNEMA SE7EN MECMUA

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Al Pacino, Amoreena, Araba, Black Mamba, Dog Day Afternoon, Elton John, Hiçlik, Köpeklerin Günü, Kıyamet, Murat Özer, Sidney Lumet, İstanbul

GECENİN ilerleyen saatleriydi… Kanepeye uzanmış, çekirdeğimi yanıma almış, sevdiceğim filmlerden birini izlemeye hazırlanıyordum. Hangisi mi? Merakta bırakmayayım sizi, Sidney Lumet’den “Köpeklerin Günü” (Dog Day Afternoon). Hani şu Al Pacino’nun ‘aşkı için banka soyduğu’ şaheser. Epeydir de izlememiştim filmi, yeniden tozunu almak iyi gelecekti, hem ona hem de bana. Keyfim yerindeydi anlayacağınız.
Film başladığında keyfim katlanmıştı, Elton John’dan “Amoreena” eşliğinde dalıp gitmiştim bir kez daha “Köpeklerin Günü”ne. Alttakilerle üsttekilerin tezatını keskin anlarla veren açılıştaki kent manzaraları, iki saat boyunca göreceklerime de enfes bir giriş yapıyordu. Ya da ben öyle sanıyordum!
Henüz açılış görüntülerinin heyecanını yaşamakla meşguldüm ki, aniden donup kaldım. Coşkun bir nehir misali akmaya hazırlanan, sinema sanatına duyduğum sevdayı bir kez daha belgelemeyi uman ben, ciddi ve düşünceli bir tavra bürünmüştüm. Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

TEPENİN ARDI

Öne Çıkan

Posted by MURAT ÖZER in HİKAYE, SİNEMA SE7EN MECMUA

≈ Yorum bırakın

Etiketler

127 Hours, 127 Saat, Aron Ralston, Don’t You Want Me, Fade to Grey, Free Solo, Human League, Kaburga, Kan Kardeş, Kayalar, Keşif, Murat Özer, Nicolas Roeg, Phil Oakey, Sonsuz Çöl, Steve Strange, Tepenin Ardı, Visage, Walkabout, İkinci Kaya

KABURGALARIM çatlamış veya kırılmıştı, ya da ben öyle sanıyordum. Sağ ayak bileğim de burkulmuştu, ama o bölgede hafif bir sızı dışında kırık çıkık yoktu. Yürüyebilirdim. Dönüş yolu uzundu ve yalnızdım. Nicolas Roeg şaheseri “Sonsuz Çöl”deki (Walkabout) gibi yanımda kardeşim de yoktu, yapayalnızdım. Ve fakat adam genç ve ateşliydi, koymazdı o yol! Tabiatı ‘keşif’ turuna tek başıma çıktıysam, bunun sonuçlarına da katlanmak zorundaydım.
Dere tepe yürürken, arada tırmanmam da gerekiyordu. Ve bu tırmanışlardan birinde ayağım kayınca yuvarlanıvermiştim bir 10-15 metre kadar. İşin kötüsü, bu halde yeniden tırmanmam gerekecekti o tepeye. Tepenin ardında ne göreceğim zerre kadar ilgilendirmiyordu artık beni, acıya teslim olmuştum. Sıkıp yok edilebilecek bir acı da değildi ki bu, neremi tutacağımı dahi bilemiyordum. Sen misin saçma sapan yerlere girip çıkan, olacağı buydu işte!
Ağustos güneşinden olabildiğince kaçabilmek için öğleden sonra çıkmıştım yürüyüşe. Ve hava yavaş yavaş kararıyordu, hızlanmalıydım. Bu halde mi?
‘Keşif’ turu dedim ya, biraz rotayı da harmanlamıştım doğrusu. Hava kararırsa dönüş yolunu bulmam zor olurdu. Acıyı bal eyleyip tırmanışa geçmeliydim artık. Kafa sesi gevezeliğini kısa kessem iyi olacak! Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

ŞAHANE HAYAT

Öne Çıkan

Posted by MURAT ÖZER in HİKAYE, SİNEMA SE7EN MECMUA

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Bebek Parkı, Boğaziçi Üniversitesi, Cüzdan, Deniz, Dilenci, Felsefe, Frank Capra, Garson, Murat Özer, Woody Allen, Yemek, Şahane Hayat

BEBEK Parkı’nda bir bankta ayıldım… Nisan sabahı, buz efektiyle ayıltmıştı beni. Oraya nasıl geldiğim, o banka nasıl kendimi attığım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Şarapla yıkanmış gibiydim, leş gibi kokuyordum. Belli ki bir yerlerde yemiş içmiş, dağıtmıştım. Ama nerede, kimlerle, nasıl, hatırlamıyordum.
Telaşla elimi cebime attım, cüzdanım da yoktu. Gece bir yerlerde düşürmüş olmalıydım, ya da bankta ölü gibi yatarken biri gelip söğüşlemişti beni. Bildiğim bütün küfürleri sıralarken, bir yandan da baş ağrısının sağ kanattan gelen hücumlarını bertaraf etmeye çalışıyordum. Beynime çivi çakılıyordu sanki!
İki işçi beliriverdi uzaktan. Parkı temizleyip sulamak için gelmişlerdi. İçlerinden biri beni görüp, tek kelime etmeden bir el hareketi yaptı, kışkışlar gibi. “Sizle mi uğraşacağım” deyip, ardına da tumturaklı bir küfür sallayıp kalktım banktan. Arkama bile bakmadan uzaklaşırken, aynı küfür misliyle takip ediyordu beni. Lügatları benden kuvvetliydi!
Neyse ki peşimden gelmediler; bir de dayak yiyemezdim bu halde… Parktan çıktığımda güneş azıcık da olsa ısıtmıştı içimi. Ayılmanın ötesine geçmiştim, cin gibiydim. Bir de şu baş ağrısı olmasaydı! Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

VAHŞİ KOŞU

Öne Çıkan

Posted by MURAT ÖZER in HİKAYE, SİNEMA SE7EN MECMUA

≈ Yorum bırakın

Etiketler

10, Aşıklar, Bo Derek, Burt Lancaster, Caniler Avcısı, Forrest, Gorod Zero, Kedi, Michael Myers, Murat Özer, Robert Mitchum, Simple Minds, Sıfır Kenti, The Night of the Hunter, The Swimmer, Vahşi Koşu, Yimou, Zhang Yimou

MİDEMİN paramparça olduğunu hissettiren o meşum ağrıyla uyandım bu sabah da… Birkaç aydır bedenimle birlikte ruhumu da teslim almıştı bu ağrı. Çevremdeki herkesi canından bezdiren melun bir adama dönüşmüştüm. ‘İyi insanlık’ motivasyonum neredeyse sıfırlanmıştı. Herkese ve her şeye kuşkuyla yaklaşıp paranoyaklaşmam da cabası. Kurtulmak istiyor muydum bu ruh halinden, o da kuşkuluydu. ‘Kötülük’ün kıskacında debelenmek çekici geliyordu sanki.
Yataktan kalkıp salona doğru seyirttiğimde, içimde kalan son insanlık kırıntılarıyla tek gözlü kedim Yimou’yu (evet, Zhang Yimou!) kucağıma aldım. Onu sevip okşamak, mırıltısını hissetmek, kısa bir süreliğine de olsa iyi geldi. Ama ağrıdan tümden kurtulmak gibi bir şey söz konusu değildi belli ki, yakıp kavuruyordu bütün bedenimi. ‘Dünyanın bütün sabahları’ böyle olamazdı, olmamalıydı!
Yimou’nun mamasıydı, kumuydu derken evden çıkış saatim gelmişti. Daha fazla oyalanmanın anlamı yoktu, çıktım…
(Şimdilik seni serüvene ortak edemedim sevgili okur, kusuruma bakma! Belki ileride…) Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

CİNNET

Öne Çıkan

Posted by MURAT ÖZER in HİKAYE, SİNEMA SE7EN MECMUA

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Çiftehavuzlar, Cinnet, Kadıköy, Murat Özer, Otel, Otel Katibi, Yaşlı Adam, Zeynep, Şirinevler, İstanbul

KIŞ 1987… Şubat… Soğuklar arasından en soğuğunu seç tadında bir hava… O sıralar yanında kaldığım ağabeyimin Şirinevler’deki evinden çıkıp yola koyulduğumda akşam üstü saatleriydi. Hedefse Anadolu yakası, tam olarak Çiftehavuzlar. Yol uzun, meşakkatli ve hırpalayıcı. Üşenmedim değil, ama söz vermiş bulundum, geleceğim diye. Söz verdiğim yerlere gitmediğim olmuyor muydu, tabii ki oluyordu ama buna ben de gitmek istiyordum belli ki. “Gitmesem bu satırları karalamam da mümkün olmayacaktı” diyerek rahatlatayım kendimi. Ezcümle, iyi ki gitmişim!
Nereye gideceğimi söyledim de, ne için yola koyulacağımı söylemedim. Onu da vakit kaybetmeden arz edeyim efendim. Bir arkadaşımın doğum günü partisine -mümkünse- ışınlanmaktı hedefim. Yanlış anlamayın, ‘partilerde kız tavlama sanatı’nı icra etmek gibi bir amacım yoktu. Sevdiğim, yanında olmaktan keyif aldığım arkadaşımı kıramamış, geleceğim diye söz vermiştim.
Yol serüvenimle kafanızı ütülemeyeyim; bildiğiniz, hepinizin İstanbul trafiğinde neredeyse her gün yaşadığınız bir toplu taşıma çılgınlığı işte! Minibüs, otobüs, vapur ve dolmuştan mürekkep bir ‘kare as’ seyahati. Belki başka bir hikayede bu seyahatin de içinde kayboluruz, kim bilir! Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

BİSİKLET HIRSIZLARI

Öne Çıkan

Posted by MURAT ÖZER in HİKAYE, SİNEMA SE7EN MECMUA

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Adapazarı, Anne, Çark Caddesi, Çark Deresi, Bisiklet, Bisiklet Hırsızları, Cüneyt Arkın, Eski Reci Caddesi, Hüseyin, Körting, Küçük Kovboy, Minibüs, Murat Özer, Pascale Petit, Stadyum, Tümen Sineması, Yumurcak, İlker İnanoğlu

ANNEM cicilerimi giydirdiğine göre vardı bunda bir iş; nereye gidecektik acaba? İnşallah akraba, konu komşuya falan götürmez beni! Hele ki birlikte oynayabileceğim çocuk yoksa sıkıntıdan patlıyorum o gezmelerde. Neyse, enseyi karartmayalım, bekleyelim görelim…
“Hadi bakalım, çıkıyoruz, sana bir sürprizim var” dedi annem. İlginç, bir sürpriz! Annemden pek de beklenmeyecek bir hareketti bu. ‘Sürprizli’ bir kadın değildi annem. Yapacağını hemen yapar, söyleyeceğini pat diye söylerdi. ‘İçi dışı bir’ derler ya, işte tam da öyle bir kadındı. Huzur içinde uyusun!
Kapıdan çıkmadan baklayı ağzından kaçırır diye düşünmüştüm, ama annemde tık yoktu. Kaptığı gibi beni attı kendini sokağa, tek kelime etmeden. Sokaktan çıkıp Eski Reci Caddesi kaldırımlarında yürümeye başladık. Ama çarşıya doğru gitmiyorduk, istikamet tersti biraz. Meraklanmak hakkımdı, meraklandım, hem de çok!
Ara sokaklardan Çark Caddesi’ne çıktığımızda kafamdaki soru işaretleri iyice artmıştı. Evden ayrıldığımızdan bu yana hiçbir soruma cevap da vermemişti. Nereye götürüyordu annem beni?
Caddedeki dükkanlara bakmak daha ilginç gelmiş olacak ki, bir noktadan sonra sormayı da bırakmıştım. Annemin elini sıkı sıkıya tutmuş yürüyor, ‘o anlar’ın keyfini çıkarıyordum. Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

İZ SÜRÜCÜ (Stalker)

02 Cuma Tem 2010

Posted by MURAT ÖZER in 1970-1979, ARKA PENCERE, SİNEMA SE7EN MECMUA, SİNEMA-DÜNYA, YILLIK-KATALOG-KİTAP

≈ 1 Yorum

Etiketler

Aleksandr Kaydanovskiy, Alisa Freyndlikh, Anatoliy Solonitsyn, Andrei Tarkovsky, Murat Özer, Natalya Abramova, Nikolay Grinko, Stalker

Not: 9/10
1979 Sovyetler Birliği, 163 dk.
Yönetmen: Andrei Tarkovsky
Oyuncular: Aleksandr Kaydanovskiy, Anatoliy Solonitsyn, Nikolay Grinko, Alisa Freyndlikh, Natalya Abramova

BU FİLMİ SEVDİYSEN BUNU DA GÖR!
Sıfır Kenti / Gorod Zero (1989)
Yönetmen: Karen Shakhnazarov

SİNEMA sanatının değeri tartışılmayan (zamana yenik düşmeyen) büyük ustaları arasında Andrei Tarkovsky’nin yeri bir başkadır. “İvan’ın Çocukluğu”yla (Ivanovo Detstvo) başlayıp “Kurban”la (Offret) nihayetlenen yedi filmlik kariyeri hep ‘zorluk’ kavramıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Filmlerinin hem biçim hem de içerik olarak ‘zaman ötesi’ duruşlarıdır belki de onun sinemasını çözmeye çalışanların başlarındaki bela. Ama ‘sabır’la ve yapay olmayan bir ‘ilgi’yle izlendiğinde, bütün filmlerinin derinliğinde ‘algı zorluğu’ hissedilmeyen ünik serüvenler yaşanması kaçanılmazdır, tıpkı 1979 yapımı uyarlama bilimkurgusu “Stalker”da olduğu gibi. Okumaya devam et →

Paylaş

  • Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Daha fazla
  • Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...
Follow MURAT ÖZER on WordPress.com

Arşivler

Kategoriler

  • ANALİZ
    • FİLMLER
    • HAYAT
  • FESTİVAL
    • !f İSTANBUL
    • FİLMEKİMİ
    • İSTANBUL FİLM FESTİVALİ
  • HİKAYE
  • KARAKTER
    • DÜNYA
    • TÜRKİYE
  • KISA FİLM
    • DÜNYA
  • KRİTİK VAZİYETLER
  • KİTAP
    • DÜNYA
    • TÜRKİYE
  • LİSTE
    • 100 FİLM
    • 100 ŞARKI
    • 50 FİLM
  • MÜZİK
  • PROFİL
    • DÜNYA
    • TÜRKİYE
  • RÖPORTAJ
    • DÜNYA
  • RESİMALTI
  • SİNEMA-DÜNYA
    • 1940-1949
    • 1950-1959
    • 1960-1969
    • 1970-1979
    • 1980-1989
    • 1990-1999
    • 2000-2009
    • 2010-2019
  • SİNEMA-TÜRKİYE
    • 1960-1969
    • 2000-2009
    • 2010-2019
  • YAYINLAR
    • ALTYAZI
    • ARKA PENCERE
    • BEYAZPERDE
    • DVD+
    • DİKEN
    • EKŞİ SİNEMA
    • EMPIRE TÜRKİYE
    • L'OFFICIEL
    • MYNET
    • MİLLİYET SANAT
    • N STYLE
    • RADİKAL
    • RADİKAL KİTAP
    • SİNEMA DERGİSİ
    • SİNEMA SE7EN MECMUA
    • YILLIK-KATALOG-KİTAP
  • ŞİİR

Twıtter

Tweetlerim

Instagram

“Hayat”la göz göze geldiğimiz anların birinde daha kendimizden geçiyoruz!!! #TBT #HayatVar
Yarın bi’ tanem, yarın!!! #HayatVar
“Annesi” ve “Babası” öncesi... #HayatVar
Biz de gençtik, güzeldik mirim!!! #TBT
Yeni Rakı reklamı... @erkanabi @olkano Şenay Aydemir Tunca Arslan @ustat70 Uğur Vardan #YeniRakı
28 yıl önce Cumhuriyet'in önündeydik... Ve hâlâ oradayız... @eh_erv #UğurMumcu

Facebook

Facebook

Facebook – SE7EN

Facebook – SE7EN

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç

 
Yorumlar Yükleniyor...
Yorum
    ×
    loading Vazgeç
    Yazı gönderilemedi - e-posta adreslerinizi kontrol edin!
    E-posta kontrolü başarısız oldu, lütfen bir daha deneyin.
    Üzgünüm, blogunuz yazıları e-posta ile paylaşamıyor.
    Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
    Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
    <span>%d</span> blogcu bunu beğendi: