Etiketler
Alice, Artvin, Canavar, Gezici Festival, Kara Delik, Kardeşim, Kötü Ruh, Kış, Murat Özer, Murat Erşahin, Otel, Poltergeist, Tavşan Deliği, Terş, Yaratık, Yatak
ARTVİN… Kış ortası… Kar beyaza bürünmüştü bütün kent… Gezici Festival’in daveti üzerine buradaydım. Kalabalık sayılabilecek festival konukları arasında sinema yazarı arkadaşlarım da vardı. Olmaları bir şey değil de, sınırlı bütçe nedeniyle oda paylaşmak zorundaydık. Aslında daha önce birçok yazar arkadaşımla çeşitli festivallerde oda paylaşmıştım, büyük dert değildi anlayacağınız. Kader bu ya, o festivaldeki oda arkadaşım Murat Erşahin olmuştu, benim dilimle ifade edersek ‘Terş’…
Odaya ilk giren ben oldum. Eski otelin küçük odasında güzelce bir ebeveyn yatağı, bir de ne olduğunu pek anlayamadığım küçücük bir yatak vardı. Yayları yıpranmış, çökmüştü. Handiyse bir ‘kara delik’ gibiydi bu nesne.
Büyük yatağa boylu boyunca uzandım, yolculuk hırpalamıştı. Biraz kestirmek iyi gelebilirdi. Tam dalmak üzereydim ki Terş girdi içeri, elinde kolunda bavullar ve çantalarla, nefes nefese. Utanarak söylüyorum, benim bavulumu da o getirmişti.
Elindekileri küçük yatağın üzerine bırakırken, “Kardeşim, yatma planını yapalım” dedi. “Yatıyoruz işte, ben burada, sen orada” diye cevapladım, “Odaya ilk giren yatağı seçer” deme gafletinde de bulundum. Yol yorgunluğu mudur nedir, yoksa gerçekten böyle biri miydim ben, bilmiyorum, o gün ‘kötülük’ havamdaydım. Terş’in “Dönüşümlü yatarız o büyük yatakta herhalde” demesiyle iyice zıvanadan çıktım, ‘karanlığın yüreği’ne terk ettim kendimi: “Tabii ki hayır, festival bitene kadar böyle yatacağız.” Bu da bir hafta demekti! Ağzından salyalar saçan bir ‘canavar’a dönüşmüştüm. İşin kötüsü, bu durum fena halde hoşuma gitmeye başlamıştı… Okumaya devam et