Etiketler
Adapazarı, Anne, Çark Caddesi, Çark Deresi, Bisiklet, Bisiklet Hırsızları, Cüneyt Arkın, Eski Reci Caddesi, Hüseyin, Körting, Küçük Kovboy, Minibüs, Murat Özer, Pascale Petit, Stadyum, Tümen Sineması, Yumurcak, İlker İnanoğlu
ANNEM cicilerimi giydirdiğine göre vardı bunda bir iş; nereye gidecektik acaba? İnşallah akraba, konu komşuya falan götürmez beni! Hele ki birlikte oynayabileceğim çocuk yoksa sıkıntıdan patlıyorum o gezmelerde. Neyse, enseyi karartmayalım, bekleyelim görelim…
“Hadi bakalım, çıkıyoruz, sana bir sürprizim var” dedi annem. İlginç, bir sürpriz! Annemden pek de beklenmeyecek bir hareketti bu. ‘Sürprizli’ bir kadın değildi annem. Yapacağını hemen yapar, söyleyeceğini pat diye söylerdi. ‘İçi dışı bir’ derler ya, işte tam da öyle bir kadındı. Huzur içinde uyusun!
Kapıdan çıkmadan baklayı ağzından kaçırır diye düşünmüştüm, ama annemde tık yoktu. Kaptığı gibi beni attı kendini sokağa, tek kelime etmeden. Sokaktan çıkıp Eski Reci Caddesi kaldırımlarında yürümeye başladık. Ama çarşıya doğru gitmiyorduk, istikamet tersti biraz. Meraklanmak hakkımdı, meraklandım, hem de çok!
Ara sokaklardan Çark Caddesi’ne çıktığımızda kafamdaki soru işaretleri iyice artmıştı. Evden ayrıldığımızdan bu yana hiçbir soruma cevap da vermemişti. Nereye götürüyordu annem beni?
Caddedeki dükkanlara bakmak daha ilginç gelmiş olacak ki, bir noktadan sonra sormayı da bırakmıştım. Annemin elini sıkı sıkıya tutmuş yürüyor, ‘o anlar’ın keyfini çıkarıyordum. Okumaya devam et