Etiketler
Adapazarı, Ara, Atilla, Çocukluk, Badminton, Coşkun, Edwige Fenech, Faik Amca, Fitaş Sineması, Murat Özer, Sadık, Satranç, Seks X Seks, Taksi, Telli Araba, Yaşar Amca
İLKOKUL dört ya da beşteydim, yani 10-11 yaşlarında. Çocukluk çağım tüm hızıyla, olanca görkemiyle devam ediyordu. Arkadaşlarımla birlikte, Adapazarı’nın çıkmaz sokaklarından birinde oturuyor olmanın avantajlarını allahın her günü kullanıyorduk. Toprak zeminli sokağın araç girişine kapalı, ‘Ara’ dediğimiz bir bölümünü, saatlerce uğraşarak şehrin caddeleri haline getirip telli arabalarımızla turlamak en büyük eğlencemizdi. Bilirsiniz işte, plastik bir arabaya tel geçirip sokakları arşınladığınız türden! İleride arar mıydım bu yılları? Muhtemelen… Kim aramazdı ki? Kim aramadı ki?
O gün de hedefimiz aynıydı: ‘Ara’da telli araba eğlencesi. Vakit kaybetmeden benle aynı yaşlardaki arkadaşlarımla işe giriştik. ‘Ara’yı toz toprak içinde ince ince çalışıp yollarla donatmaya başladık. En güzeli bu oluyordu sanki!
Sokakta yaşıtlarım olmasına ve onlarla birçok ‘çocukça’ oyunu paylaşmama rağmen, en yakın arkadaşlarım benden birkaç yaş büyüktü: Üst katımızda oturan ev sahibimiz Faik Amca’nın ‘fırlama’ oğulları Atilla ve Sadık, bir de mahallenin muhtarı Yaşar Amca’nın ‘uslu’ oğlu Coşkun. Onlar ortaokulda olduğu için telli araba işine pek girmiyorlardı tabii. Kanları bizden farklı kaynıyordu! Okumaya devam et